CANDELAS 0

Ders 13: Modals Part 2

İzin Verme (Permission)

Modallar, izin almak veya vermek için kullanılır.

  1. Can: "Can," gayri resmi bir şekilde izin almak veya vermek için kullanılır.

    • Can I borrow your book? (İzin istemek)
    • You can go home now. (İzin vermek)
  2. May: "May," daha resmi bir şekilde izin istemek veya vermek için kullanılır.

    • May I leave early today? (İzin istemek)
    • You may start your exam now. (İzin vermek)
  3. Could: "Could," daha nazik veya dolaylı bir şekilde izin istemek için kullanılır.

    • Could I borrow your pen? (İzin istemek)
    • You could leave the office early today. (İzin vermek, öneri)

Karşılaştırma: "Can" daha yaygın ve gayri resmi bir dilde kullanılırken, "may" daha resmi ve nazik bir dilde kullanılır. "Could" ise "can"dan daha dolaylı ve nazik bir dilde kullanılır.

Tavsiye Verme (Advice)

“Tavsiye” vermek için kullanılan modallar arasında “should,” “ought to,” “had better” ve "could" bulunur.

  1. Should: Yapılması gereken bir şey hakkında öneride bulunur.

    • You should study for the exam. (Sınav için çalışman lazım)
    • She should see a doctor about her cold. (Ona bir doktora görünmesi gerekir.)
  2. Ought to: “Should” ile benzer bir anlam taşır ancak daha resmi bir havaya sahiptir.

    • You ought to be more careful when driving. (Arabayı sürerken daha dikkatli olmalısın.)
    • He ought to apologize for his behavior. (Davranışları için özür dilemeli.)
  3. Had better: "Should"dan daha güçlü bir tavsiye verir ve eğer takip edilmezse olumsuz sonuçlar doğurabilir.

    • You had better take an umbrella; it’s going to rain. (Şemsiye alman iyi olur, yağmur yağacak.)
    • She had better hurry if she wants to catch the train. (Treni yakalamak istiyorsa acele etmeli.)
  4. Could: "Could" aynı zamanda nazik bir şekilde tavsiye vermek için de kullanılır.

    • You could try calling customer service for help. (Tavsiye)
    • He could speak more clearly. (Öneri)

Karşılaştırma: “Should” ve “ought to” genellikle birbirinin yerine kullanılabilir, ancak “had better” bir şeyin yapılmaması durumunda olumsuz sonuçların olabileceğini ima eder. "Could" ise "should"dan daha nazik ve dolaylıdır.

Zorunluluk (Obligation)

Zorunluluk ifade eden modallar, bir şeyin yapılması gerektiğini belirtir.

  1. Must: Güçlü bir zorunluluğu ifade eder.

    • You must wear a helmet when riding a bike. (Bisiklet sürerken kask takmalısın.)
    • Students must submit their assignments on time. (Öğrenciler, ödevlerini zamanında teslim etmelidir.)
  2. Have to: "Must" gibi, ancak dışsal faktörlerden (kurallar, yasalar vb.) kaynaklanan zorunluluklar için kullanılır.

    • I have to attend the meeting at 3 PM. (Saat 3’teki toplantıya katılmam gerekiyor.)
    • You have to pay your taxes every year. (Her yıl vergilerini ödemek zorundasın.)
  3. Have got to: "Have to"dan daha gayri resmi olan bu ifade, güçlü bir zorunluluk veya gereklilik belirtir.

    • I’ve got to study for my exams. (Gayri resmi zorunluluk)
    • You’ve got to stop smoking for your health. (Tavsiye)
  4. Need to: "Need to," bir şeyin yapılmasının önemli olduğunu belirten zorunluluk ifadesidir.

    • I need to buy groceries for the week. (Gereklilik)
    • She needs to leave now if she wants to catch the bus. (Zorunluluk)

Karşılaştırma: "Must" genellikle kişisel zorunlulukları belirtirken, "have to" ve "have got to" dışsal zorunlulukları ifade eder. "Need to," bazen "have to"dan daha güçlü bir gereklilik ifade eder.

Yasaklama (Prohibition)

Yasakları belirtmek için kullanılan modallar, bir şeyin yapılmasının yasak olduğunu gösterir.

  1. Cannot (Can’t): Bir şeyin yapılmasının yasak olduğunu ifade eder.

    • You cannot smoke in this area. (Bu alanda sigara içemezsiniz.)
    • I can’t let you enter the building without an ID. (Kimliksiz binaya girmene izin veremem.)
  2. Must not (Mustn’t): "Cannot"dan daha güçlüdür ve bir şeyin kesinlikle yapılmaması gerektiğini vurgular.

    • You mustn’t park here. (Burada park etmemelisin.)
    • He mustn’t talk during the test. (Sınav sırasında konuşmamalı.)

Karşılaştırma: "Cannot" daha genel bir yasak ifade ederken, "must not" daha güçlü ve daha resmi bir yasaktır.

Used to

"Used to," geçmişteki alışkanlıkları veya durumları anlatmak için kullanılır, ancak artık geçerli değildir.

  1. Used to: Geçmişte var olan ancak artık yapılmayan alışkanlıklar için kullanılır.
    • I used to play football every weekend. (Eskiden her hafta sonu futbol oynardım.)
    • She used to live in Paris. (O, Paris'te yaşardı.)

Karşılaştırma: "Used to," geçmişteki alışkanlıklar ve durumlar ile ilgili olup, artık gerçekleşmeyen şeyleri anlatır.

No internet connection detected

You are back online